Kardeşlerin İletişimi Candır:)

Merhaba:)

Bildiğiniz gibi 2 minik çocukum var..
3 yaşındaki kızım Alya ve 1,5 yaşındaki oğlum Alp..

Aralarındaki yaş farkı çok az... ve çoğunlukla iyi anlaşıyorlar diyebiliriz..
"Nasıl başarıyosun" sorularına cevap bir yazı hazırladım sizlere.. Hepimizin uygulayabileceği yöntemlerle karşınızdayım :)

Çocuk da yaparım kariyer de diyenlerdenseniz ard arda iki çocuğu çoook tavsiye ediyorum öncelikle..
Tabi bu çok sistematik ve iyi bir organizasyonla yaşamayı gerektiriyor o ayrı..

Davranış bilimleri okumuş.. Yırtık kotlu bir annenin dilinden, yeni nesil çocuk iletişim yöntemlerine hoşgeldiniz efem:)

Varan 1:Kardeş Öncesi Organizason

Alyayı kardeşi doğmadan 5 ay önce günde iki saat kreşe alıştırdık. Nanayla birlikte gidiyordu. Arkadaşlara ve ortama alıştı.. Yavaş yavaş saat arttırdık. 
Kardeş geldikten sonra ablayı kreşe başlatmak ablanın kendini terkedilmiş hissetmesine sebep olabilir.. Ayrıca da çok ayıp bence.. "Sen git yenisi geldi" gibi ne o öyle :) öncesinde kreşe başlatmak candır:)

Alpin doğumunda Alyayı hamileliğim boyunca ananede kalmaya zaten alıştırmıştım. Benim evde olmadığım 3 günü rahat atlattık bu sebeple. 

"Annelik dediğin, önceden önlem almak" bence..

Ben Alyayla hep konuştum.. Ona karşı hep dürüst oldum! O 3 gün için ondan izin istedim. Burda önemli olan nokta iletişimde kullandığım dil kalıbı. "Ben 3 gün gideceğim" yerine "3 gün sonra geleceğim" demek olumlu iletişimdir. Bu çocuğu panikletmiyor.. Diğeri ise panikletiyor..

Birbirinin neredeyse aynısı iki sade yatak odası tasarladık onlar için.. Rekabet yaratacak herşey bizi çok zorlar çünkü.. 
Bizim çocuklarımızın oyuncaklarının tamamı aşağıda oturma odamızda yaptığımız bir alanda duruyor..
 "Odanda oyna yavrum" cümlesinin iletişim katili olduğunu düşünüyorum çünkü.. 
Yanımızda oynasınlar.. Duysunlar konuşulanları.. Biz duyalım onları.. Sırf salonum toplu olacak diye iletişim ortamından uzaklaştıramam çocuklarımı.. Dipdibe olmak candır:))

Varan 2: İlk 40 gün

İlk 40 gün Alp'i odasından pek çıkarmadık.. Alyayla günde bikaç kez 5 er dk buluşturduk. Dokunmasına yanında durmasına çok doğal tepkilerle izin verdik. Süresi bitince "bitti" dedik ve tadı damağındayken "bitti" diyerek odadan çıktı..

Alya'ya gereksiz hediyeler, gereksiz ilgi, vicdan azabı falan gibi duygusal iniş çıkışlara hiç gerek yok! Bunlar çocuğa paniklediğimiz mesajını veriyor.. 

Bu mesajları nasıl alıyor? Doğduğu andan itibaren kodlayarak beden dilimizi çok iyi okuyor çocuklarımız..
Bunu ayrı bir yazıda ayrıntısıyla anlatacağım. Takipte olunuz efem:)

"Bitti" bizde "bitti" demek:) yani bitti dersek kimse uzatmaz bizim evde..

Yavaş yavaş birlikte oldukları süre arttı..
Alya Alp'in kıyafetlerini giymek istedi.. Emzikini emmek istedi.. Hiç olumsuz olmadan tabiki deneyebilirsin dedik. Bazen çok uzattı. Sinirini Alpin hırkasından çıkarttı, izin verdik.. O tepkileri görmezden geldik..
Eğitici öğretici hallere de girmedik.. Sinirini Alp'ten çıkartmasından iyidir:)
Deneyimlemesine izin vermek candır:)

Başka bir örnek: Alya, Alp uyurken ona bakmak bi kurcalamak istiyordu. Bikaç kez dikkat dağıtarak unutturduk, yok takıldı! 
Sonra dedim ki "ne var bi kere uyandırsın sonuçlarına katlansın". Her seferinde uğraşmak imkansızdı çünkü. "Tamam gir odasına ama uyanırsa bana uyutmam için izin vermelisin" dedim, girdi uyandırdı. Hiiiç kızmadım birlikte oynadık biraz hevesi geçti. 
Sonra, Alyacım sen şimdi bana izin vermelisin kardeşini uyandırdığın için onunla ilgilenmem  gerekiyor sen kendin oynar mısın dedim. Çok bozuldu ama oyunun kuralı baştan belliydi. Aşağı indi.. Sonra bidaha Alp uyurken herkesi susturdu:)

Varan 3: Kardeşle Yaşamaya Alışmak

Alpin bana sadece emmek için ihtiyacı vardı, diğer tüm işleri Nanayla yapabiliyordu. Bitek uyutma konusunda Nanaya destek veriyordum. Daha çok Alya ile birlikte oldum.. Bu yüzden Alya'nın "kardeşim geldi artık daha az ilgi görüyorum" diye düşünmesine fırsat vermedik..
Alp büyüyüp de Alya'nın oyuncaklarına ortak olmaya başlayınca, çıkar savaşlarının arasında kaldık:) Ne berbat bi duyguymuş yahu! Bir çocuğundan diğer çocuğunu korumak! Off zordu.. 
İstikrar ve adalet burda en yakın arkadaşımız oldu.. 
Kayınvalidem Hacer Sultanın meşhur lafı vardır, iki parmağını gösterip " hangisini kessen acımaz" der. Çocuklarımı ayırmam manasında.. Off hakkaten ne zormuş bu iş! 
Her oyuncaktan iki tane almayı denedik tabi.. Ama bunun sonu yok! Biz de daha yaratıcı çözümlere başvurduk.. "Ortak menfaat yaratmak" gibi:)


Varan 4: Minik Çözüm Ortakları 

Biz eşimle çocuklarımızı "arabesk bir kardeşlik" haline sokmayı uygun bulmuyoruz.. 

"O senin bitanecik gardaşın yavrum, birbirinizi hep kollayın , koruyun falan" bu hallere girmeye gerek yok bizce..
Çocuklarımız aynı aileden çıkıp birbirinden çook farklı tercihleri olan tipler olabilirler.. 
Onlara vermemiz gerekenin "çözüm ortağı" mantığı olması gerekir diye düşünüyoruz:)

Farklı şeylerle uğraşabilsinler, farklı tercihleri olabilir.. Ama bir kardeşi olduğunu unutmasınlar.. Lazım olduğunda birleşerek çözüme gidebilsinler.. Bu kadar basit! Yani diyorum ki "Çözüm ortaklığı" candır:)

Varan 4: Destekçilerimizle iş birliği

Annelerimiz ve Gürcü ev arkadaşlarımız Nana'lardan Allah razı olsun..
Bakıcı değiştirmemek için büyük çaba sarfettik. Bu çabalarımızı haftaya bir başka yazıda detaylı anlatacağım.. 
Destekçiniz varsa bu fırsatı iyi kullanmak taraftarıyım ben..

Onlara da bizim kurallarımızı anlatmak ve bu kurallara uymalarını sağlamak hiç zor değil.. İşin sırrı iletişim ve olumlu dili kullanmakta!

Anneme çocuk bakmayı öğretmek haddim diil asla.. Zehra sultan gördüğüm en iyi annedir..Ama benim tarzımda yaptığı her "tutum" için ona teşekkür ettiğimde, bi baktım biz baya iyi bir ekip arkadaşı olduk:) 
Bana uymasa da çocuklara yelek giydirmesine ses çıkarmadım.. O da karşılığında benim "yeni nesil" annelik metodlarıma uyum sağladı..Geleneksel metodlara ihtiyaç duyduğumda yanıbaşımdaki anacığımın kıymetini bilmekten başka bişey yapmama gerek yoktu.. Hep hazırdı saolsun! Üstelik kusursuz bir anne olduğu için bizim ekibi yönetmesi çok manalı bir girişim bence.. 
Sonuç: Ekip olmak candır:)


Varan 5: İletişim ve Birbirini Anlama

Alya'ya ağlamak yerine konuşarak istemeyi öğretmeye çalışıyoruz..
Ancak Alp konuşamadığı için herşeyi ağlayarak elde ediyor..
Bu işimizi çok zorlaştırıyordu..
Alya'ya karşı güvenirliğimizi zedeliyordu. 
Ben de Alya'ya "iletişim ve davranış" kuramlarını öğretmeye başladım:))

İletişim dediğimiz şey: beden dili, ses tonu ve sözcüklerden oluşan bir yapıdır. 
Sözcük yoksa bireyin beden dilini ve ses tonunu analiz etmek iletişimi çok rahatlatır. 

Ben kızıma sadece bir tek şey öğrettim aslında: 
"Hiçbir davranış sebepsiz değildir"
Ve şu farkındalık sorusunu sormasını sağladım:
"Acaba neden olabilir?"

Alp her ağladığında artık şöyle diyor, "Anne Alp bize bişey anlatmak istiyo"
Ben de güçlü soruyu soruyorum:
Sence neden ağlıyor olabilir?
Hemen cevaplar üretiyor minik filozof:)
"Televizyon mu istiyorki? Yok diil"
"Acıktı mı ki? Bi deniyelim.." diyip kraker veriyor kardeşine..
Alp alıp yerse "başardın, doğru anladın bunu istiyormuş" şeklinde Alya'nın "anlamaya çalışma" davranışını pekiştiriyoruz. 

Bu o kadar işe yaradı ki..
Neredeyse sadece mimiklerle mükemmel iletişim kuran iki cüce var evde şuan..
Yeni konuşmuş bir 3 yaş çocuğu ve konuşamayan bir 1 yaş çocuğu resmen iletişiyor:))
Sınırlı kanallarla iletişimi başlatmış olduk..
İletişim başlarsa konuşma da başlar..
Bunun gibi yüzlerce sağlıklı deneyimler ile iki kardeşin arasında "arabuluculuk" rolü üstleniyoruz..

Alp'in konuşmasına çok büyük faydası oluyor bu tür çalışmaların.. Ve tabi Alya'nın kişisel gelişimine olan katkısı anlatmakla bitmez..

Alya'nın kardeşini ağlatmadığı her günü kutluyoruz. Olumlu davranış yerleşinceye kadar büyük çaba sarfettik, sarfediyoruz.. Detayları "Alya'nın Maceraları adlı yazı dizimden okuyabilirsiniz:) 



Bu günlerde saatlerce birlikte oynuyorlar..
Birlikte yaptıkları her şeyi olumlu cümlelerle pekiştiriyoruz..
"Aferiiin, birlikte oynadınız"
"Tebrikler, birlikte başardınız"

Varan 6: Kriz Yönetimi

Arada bir kapışmalar oluyor tabi:)

Büyük de, küçük de "faul" yaparsa anında müdahale ediyoruz ve asla hiçbirine torpil geçmiyoruz..

"o küçük yapıversin" yok! Ya da "ablaya yapılmaz öyle" de yok..
Böyle genel kurallar işlemiyor yeni nesil çocuklara..
Sadece o olay için konuşmak gerekiyor.. Kim haksızsa ona "farkındalık" yaratmak gerekiyor.. Ve haklı olanın onu haklı bulduğumuzu görmesi gerekiyor..

Örneğin: Alp Alya'nın bebeğini zorbalıkla almaya çalışıyor. Çekiştiriyolar bebeği.. Müdahale etmezsem kıyamet kopacak:) 5 dklığına oyuna dahil oluyorum. Komik bi sesle bebeği konuşturuyorum, "heeey beni bırakın çocuklar, aaay acıdı koluuum" bazen inanıyorlar bırakıyorlar, bazen gülüyorlar konu dağılıyor. Sonra Alya'ya(haklı olan) göz kırpıyorum. Sonrada abartılı bi tavırla "Alp bebeği sadece bir kere oynamak istemiş. Alya ne dersin biraz verelim de oynasın mı?" Göz kırpmayla Alya'nın güvenini kazandığım için işbirliği yapıyor. Alp bebeği alıyor ve biraz oynuyor.. Hevesi geçsin diye bekliyorum.. Sonra "tamaam bitti şimdi Alya'ya verelim" diyorum. Birlikte Alya'ya veriyoruz ve teşekkür ediyoruz.. 
Alp henüz teşekkür edemiyor ama öpmeyi öğrettik:) Alp'e bebeği verdiği için "aferin" diyorum. Sonra anlayış gösteren Alya'nın kulağına "paylaştığın için aferin" diyorum.. 

Bu sadece 10 dk sürüyor. Ama kriz önlenmiş oluyor.. Üstelik olumlu davranışlar pekişmiş oluyor..

Haksız olan Alp'e ceza verebilirim, kızabilirim..Bu kısa yol.. Ama öfkeye sebep olur.. Sonra daha çok uğraşırım.. Onun yerine alet çantamdaki "olumlu davranış pekiştirme" yöntemini tercih ediyorum. 

İnanır mısınız, istikrarlı olarak benzer krizleri aynı tarzda çözerseniz onlar bi süre sonra kendileri bu davranışları sergiliyolar:)

Ben yemek yaparken Alya'nın 
"İyi tamam biraz oyna sonra ver" cümlesini söylediğini duyuyorum:))

Ya da henüz konuşamayan Alp'i gülümseyerek sakince Alya'nın dibine girip şirin hallerle Alya'nın puzzleına eşlik ettiğini görmek varya.. 
İşte bu çılgınca mutlu bişey:))

Onlar kendilerini koruyana kadar onları gerekirse birbirinden bile korumak bizim görevimiz..
Biliyorlarki biz haksızlık yapmayız..
Bize güveniyorlar..
Ve böylece birbirlerine güveniyorlar :)

Evde güven ortamı oluşursa..
Herşey çook daha kolay olur..

Evimizin, oyunlarımızın kuralları belliyse..
Tavırlarımız, davranışlarımız ve tepkilerimiz istikrarlıysa..

Davranış problemine zemin kalmaz..
Ağladığında istediğini alamayacağını bilen çocuklar niye ağlasın ki?

Kimsenin çocuğu mükemmel diil..
Olamazlar..
Hiç birimiz mükemmel ebeveyn değiliz..
Olamayız da zaten..
Ama istikrarlı olmak elimizde..

İstikrarlı olursak.. 
Çocuklarımıza herşeyi öğretmek mümkündür inancındayım :)

Arada bir kuralları esnetmek de lazım tabiki..
Askeri yönetimde yetiştirmek diil amacımız..
Hayatın içindeki mizahı kaçırmamak gerek bizce:)
Şu hayatta kontrol edemeyeceğimiz bi milyon şey var.. 
Ama kendi tutumlarımı kontrol etmek elimdeyse, bunu kullanırım arkadaş:)

İki çocuğumun iyi geçinmesiyse amacım.. 
Elimde ne varsa kullanırım..
Herşeyden önce "aklımı" kullanırım..

Alet çantanızdaki "istikrarlı tutum" tekniği için sertifikalı uzman olmanıza gerek yok.. 
Ebeveyn olmanız yeterlidir:))

Not: 
Varan 3457: Kardeşinin Eşiyle Geçinmek başlığıyla sizlere bizimkilerin hikayelerini anlatmaya devam eder miyim sizce? Bi an kendimi sallanan koltuğumda kır saçlarımla blog yazarken hayal ettim.. Neyse nasip:) 

Sevgiler..














Yorumlar

  1. çok beğendim yazını damlacm, bnmde peşpeşe büyüyen çocuklarım var ama maalesef bnm yanımda destekleyici hiçbir faktör olmadığı için bunları uygulayamaddım ve biri anneannesini anne olarak biliyor,antalyada yaşıyorlar, banada bu konuda bir fikir verebilirsen sevinirim :D yazılarını takip ediyorum, başarılarının devamını dilerim...( melike-mina-melodi)

    YanıtlaSil
  2. Bittim size vallahi gelip tanışıcam ankaralara kadar!:) ayten dilhunal

    YanıtlaSil
  3. Bence başladığınız için yazı yazmayı hiç bırakmıycaksınız. Sizin kitaplarınız çıkacak bizde almaya gidicez. İmza gününüze gelince bu günü hatırlatıcam size. Siz bu dünyaya bişeyler anlatmak için gelmişsiniz kardeşinizle birlikte. Bu kadar yeteneğiniz tesadüf olamaz damla hanım. Siz bizim umudumuzdunuz

    YanıtlaSil
  4. Arkadaşlarım sizden bahsetti göz ucuyla blogumuzu okumak için girdim 4 saattir çıkamadım. Siz gerçekten çok özel biriymişsiniz. Aile seminerleriniz Antepte olursa çok mutlu oluruz.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Yorumlarınız için teşekkür ederim:)

Popüler Yayınlar